EPA ÇOCUK http://epa.org.tr EPA Çocuk Oyun Terapileri Thu, 22 Jul 2021 20:33:15 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.7.23 Deneyimsel Oyun Terapisi http://epa.org.tr/dot/ http://epa.org.tr/dot/#respond Mon, 24 Feb 2020 09:12:31 +0000 http://epa.org.tr/?p=3257

Deneyimsel Oyun Terapisi Nedir?

Çocuklar için oyun, bir yandan fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklerken bir yandan da hayatı ve insan ilişkilerini prova ettikleri doğal bir iletişim kurma yoludur. Oyun aynı zamanda iyileşmenin de bir parçasıdır.

Deneyimsel Oyun Terapisi (DOT) iyileşmeye giden yolda çocuğun kendi ihtiyaçlarını en iyi kendisinin bildiğine güvenir ve bunu da oyun yoluyla ortaya koyduğunu öngörür. DR. Byron Norton ve Carol Norton tarafından geliştirilen bu model çocuğun doğuştan getirdiği iyileşmeye ve iyi olana yönelme kapasitesine vurgu yapar. Her türlü toplumsal etiketlemenin dışında, asıl mesele çocuğun kendi yaşamındaki ikilemleri, çatışmaları kendisinin nasıl algıladığı ve çözümü nasıl bulduğudur. Bu düzeltilecek bir yer değildir. DOT sadece çocuğun kendi yarasını bildiğine güvenir ve buradan yola çıkar. Çocuğa kendi hayatının başrolünü veren farklı oyun terapisi yaklaşımları olsa da DOT çocuğa sadece başrol değil kendi oyununun dolayısıyla hayatının yönetmeni olma alanını tanır.

Çocuğu merkeze alan ve süreçte ilişkiye odaklanan bu yönlendirmesiz terapi modeli, çocuğu duygusal ve davranışsal olarak olduğu haliyle kabul eder. Oyuncaklar yoluyla kendisini ifade etmesine saygı duyar, cesaretlendirir ve oyun deneyimini destekler. Bu sayede çocuk anlatımlarını derinleştirerek problemlerini ele alabilir. Böylece korkularına, endişelerine, hayal kırıklıklarına kendi hızında yaklaşabilir.


Deneyimsel Oyun Terapisi Hangi Yaş Çocuklar İçin Uygundur?

Çocuklar sembolik oyun kapasitesini genellikle iki yaş civarında kazanırlar. Sembolik oyun çocuğa sembolleri ve metaforları kullanarak sorunlarını anlatabilme becerisi sağlar. Bu sebeple deneyimsel oyun terapisi genellikle iki yaş civarı olanaklı hale gelir. Deneyimsel oyun terapisi oyun kurabilen 2-11 yaş arası çocukları için uygundur.


Deneyimsel Oyun Terapisi Hangi Durumlarda İşe Yarar?

Doğum travmalarından bağlanma sorunlarına uyku/yemek/tuvalet problemlerinden kaygı bozuklukları ve fobilere kadar çok geniş bir yelpazede güvenle uygulanan etkinliği kanıtlanmış bir modeldir. Travma konusunda dünyada pek çok ülkede ilk sırada kullanılan yöntemdir.

]]>
http://epa.org.tr/dot/feed/ 0
PASS Teorisi ve CAS Testi http://epa.org.tr/cas/ http://epa.org.tr/cas/#respond Mon, 24 Feb 2020 08:57:05 +0000 http://epa.org.tr/?p=3253

PASS Teorisi ve CAS Testi

Pass Teorisinin Ortaya Çıkış Nedeni

Geleneksel zeka testlerinin bilişsel süreçleri ayrıntılı olarak belirleyememe, bilişsel değerlendirmeleri akademik performansın etkisinden arındıramama ve eğitim çalışmalarında bireysel farklılıkları iyi tanımlayamama gibi eksikliklerini gidermek amacıyla günümüzde alternatif testler oluşturulmaktadır.

Bu testler, çağdaş psikologlar tarafından incelenen zeka ile ilgili; bilişsel, nöropsikolojik ve işlevsel (factorial) görüşlere dayanmaktadır. Bu görüşler, teori ile pratiği birleştirme amacından dolayı geleneksel olmayan görüşler olarak tanımlanmaktadırlar (Naglieri, 1996a).

Kaufman ve Kaufman (1985)’m “K-ABC Testi”, yine Kaufman ve Kaufman (1993)’ın “Kaufman Ergen ve Yetişkin Zeka Testi (Kaufman Adolescent and Adult Intelligence Test – KAIT)”, Woodcock-Johnson (1991)’ın “Bilişsel Yetenek Testi” (Woodcock-Johnson Tests of Cognitive Ability) ve Naglieri ve Das (1997)’m “Bilişsel Değerlendirme Sistemi” (Cognitive Assesment System – CAS) bu testlere örnek olarak gösterilebilir (Naglieri ve Das, 1997). CAS Cognitive Assessment System), son zamanlarda ortaya atılmış olan; “Zeka bilişsel işlemlere dayanır” görüşü ile uyumlu olduğu için geleneksel olmayan zeka yaklaşımları arasındadır.

Cas Testi Ve Dayandığı Nöropsikolojik Yaklaşım Pass Teorisi

CAS nöropsikolojik bir teoriye dayandırılarak geliştirilmiştir. Rue ve Ark. (1992)’na göre, nöropsikolojik yaklaşım insanın anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır ve zihin hakkında bilinenlerin beyin temelinde, beyin hakkında bilinenlerin de zihin temelinde test edilmesine yardımcı olmaktadır. Böylece karmaşık bilişsel süreçler beyin düzeyinde gözlenebilirlik kazanmakta, beyin alanlarıyla ilişkilendirilen zihinsel süreçler bilimsel verilere dayanarak belirlenmektedir. Beyin yapı ve süreçleri ile genelde zihinsel, özelde ise bilişsel olayların ilişkilerini araştıran çalışmalarda nöropsikolojik testlerden yararlanılmaktadır. Nöropsikolojik testler karmaşık bilgi işleme olaylarını niceliksel olarak sayılarla tanımlayan nesnel araçlardır (Akt: İrkeç, 2003).

CAS’in dayandığı nöropsikolojik yaklaşım “PASS Teorisi” olarak adlandırılmaktadır (Naglieri, 2001). PASS Teorisi; “Planlama” (Planning), “Dikkat” (Attention), “Eşzamanlı” (Simultaneous) ve “Ardıl” (Successive) bilişsel işlemlerden oluşmaktadır ve adını da bu işlemlerin İngilizce karşılıklarının baş harflerinden almaktadır. Bu dört bilişsel işlem kısaca şöyle tanımlanmaktadır. Planlama, bireyin problemlere ilişkin çözümleri belirlediği, seçtiği, uyguladığı v e değerlendirdiği zihinsel bir işlemdir. Dikkat, bireyi belirli uyarıcılar üzerinde seçici bir şekilde odaklayan ve rekabet halinde olan diğer uyarıcılara da tepki vermeyi engelleyen zihinsel bir işlemdir. Eşzamanlı Bilişsel İşlemler, bireyin ayrı uyaranları tek bir bütün veya grup halinde birleştirdiği zihinsel işlemlerdir. Eşzamanlı işlemlerin temel yönü, ayrı öğelerin hepsinin bir kavramsal bütün içinde ilişkilendirmesidir. Ardıl Bilişsel İşlemler ise uyaranları zincire benzer bir şekilde ve özel bir sıra haline getiren zihinsel işlemler olarak tanımlanmaktadır (Naglieri 1999).

Bu dört PASS işlemi, içerdikleri etkinliklerin gerektirdiği faaliyetlere bağlı olarak değişik düzeylerde birbirleriyle ilişkili yeteneklerdir. Luria (1973), her bilinç aktivitesinin daima karmaşık bir sistemi içerdiğini, bunların her birinin beynin işlevsel üç ünitesinin birlikte çalışmasıyla oluştuğunu ve her birinin kendi katkısını yaparak sistemi tamamladığını vurgulamaktadır (Akt:Naglieri, 1999). Modern psikolojinin kabul edilen verileri bu görüş için sağlam bir temel oluşturmaktadır. Buna göre, dört PASS işlemi karşılıklı olarak birbirlerine bağlıdır. Ancak kendilerine özgü anlamları vardır. Örneğin; okumanın ilk evresindeki bir çocuk “Planlama” işlemini kullanabilir. Çocuk ne okuyacağına karar verdiğinde, ilk sayfanın bulunmasında ve her kelimenin çözülmesinde “Planlama” işlemini kullanacaktır. “Dikkat” bu okuma işlemi sırasında dikkat dağıtıcı şeylerin göz ardı edilmesi ve uygun uyarıcıya odaklanabilme için gereklidir. “Eşzamanlı Bilişsel İşlemler” cümlenin bir bütün olarak görülmesinde yer alır. “Ardıl Bilişsel İşlemler” ise kelimeleri çözmek, olayların dizilimi veya anlamına dayanan bilgileri kavramak için kullanılır. PASS işlemlerinin hepsi birlikte çalışır, fakat herhangi bir zamanda, her birinin özel amaçlara ulaşmada yaptığı katkıda değişiklikler olabilir. Bir kelime bilinmiyorsa çocuk kelimeyi fonetik olarak çözebilir. Eğer bu işe yaramazsa kelimeyi harfler bütünü veya grubu olarak görmeyi deneyebilir. Bu yüzden, okuma işlemi boyunca yazılı kelimelerden anlam elde etmek için farklı zamanlarda farklı işlemler kullanılabilmektedir. Böylece PASS işlemleri bilişsel aktivitelerin işleyen bir grubunu oluşturur. Bilişsel süreçteki etkin işlevler, temel bilginin yanı sıra belirli görevlerin gerektirdiği “Planlama”, “Dikkat”, “Eşzamanlı” v e “Ardıl Bilişsel İşlemlerin bütünleştirilmesi yoluyla başarılmaktadır (Naglierİ, 1999).

Nöropsikolojik Yaklaşımlar Ve Pass Teorisi

    PASS Teorisi, insan davranışlarının laboratuvar ya da sınıf koşullarında incelenmesi ile elde edilen verilere ve beyin üzerinde yürütülen incelemelere dayandırılarak oluşturulmuştur. Psikolog ve eğitimcilerin çoğu beynin anlaşılmayacak kadar karmaşık olduğuna karar vermişler, üstelik anlaşılsa bile öğrenme problemi olan çocuklara yardım etmede bu bilgilerin ne gibi bir katkısının olacağını da belirleyememişlerdir. Ancak bunlar beyin ile ilgili çalışmalardan vazgeçmek için yeterli neden olarak kabul edilemez. Öncelikle şu bilinmelidir ki, beyinle ilgili bilgileri kullanmaya başlamak için beynin tamamen anlaşılmasını beklemek zorunluluğu yoktur. Bilmemiz gereken diğer bir gerçek de günümüzde beyin ile ilgili önemli bilgilere sahip olduğunuzdur. Daha da önemlisi, beyin bilgi işlemin başladığı yerdir. Eğer bir çocuk bilgiyi işlemede problem yaşıyorsa, işlemi gerçekleştiren mekanizmayı çok az da olsa anlamış olmak, bu çocukların yaşadıkları sıkıntıyı çok daha iyi anlayabilmek anlamına gelir (Kirby ve Williams, 2000).

Luria (1981)’ya göre, beyindeki yapılar ile işlevleri arasındaki birebir karşılıklı ilişki “Ayırımcı” (Lokalizasyoncu) görüş tarafından ifade edilmektedir. Bunun tam aksi, “Bütüncül” (Holistik) görüş olarak tanınır ve tek bir psikolojik işlevin bile beynin bütünü tarafından gerçekleştirildiğini ifade eder. Psikolojik işlevlerin, beyinde bir grup anatomik yapının bir araya gelerek oluşturduğu üç fonksiyonel sistem tarafından gerçekleştirildiği düşünülmektedir (Akt: Korkmaz, 2000).

Beynin Birinci İşlevsel Alanı

Luria’ya göre, beyin üç işlevsel bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi, zihinsel süreçlerin tonunu ve uyanıklığı sağlayan birimdir. İnsan ancak optimal koşullar var olduğu zaman bilgi alabilir ve işleyebilir. Bu optimal koşullar ise uyanık ve canlı olmaktır. Bu işlevi sağlayan başlıca yapılar subkortikal (beynin iç kısımları) bölgede ve beyin sapında yer alır (Akt: Korkmaz , 2000). Dikkat, beynin ilk fonksiyonel parçası olan beyin sapı, diencephalon v e hemisferlerin iç kısımları ile ilişkilendirilmiştir (Naglierİ 2001). Posner (1997)’e göre beyindeki dikkat mekanizması “Retiküler Aktivasyon Sistemi-RAS”nin yerleştiği üst beyin sapından başlayarak önce beynin subkortitikal yapıları (talamusun retiküler çekirdekleri gibi) daha sonra da bir dizi kortikal alan (singüler, prefrontal v e pariétal korteksler gibi) içinde organize olan ve aşama aşama genel şuurluluktan özel uyaranlara yönelik dikkate kadar özelleşen mükemmel bir beyin organizasyonudur (Tanrıdağ, 2003).

Beynin İkinci İşlevsel Alanı

Bu ikinci fonksiyonel sistem beyin kabuğunda yer alır. Dış dünyadan gelen bilginin alınması, kodlanması ve depolanması ile ilgilidir. Beyin kabuğunun görsel, işitsel v e dokunsal bölgelerini içerir. Bu bölgelerde dış dünyadan gelen değişik yapılardaki (görsel, işitsel, dokunsal) uyarılar değerlendirilir ve duyu organları aracılığı ile toplanan bu bilgiler rafine hale getirilir. Burası dış dünyanın bir yansıması gibidir. Bellek de geniş ölçüde burada temsil edilir (Korkmaz, 2000).

Naglierİ (2001 )’ye göre, bu ikinci fonksiyonel alan PASS Teorisi’ndeki Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel İşlemler’in işlev alanı olarak tanımlanmaktadır. Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel İşlemler, Central Suicus’ lann arkasındaki “Ardkafa Lobu (Oksipital Lobe)”, “Yankafa Lobu (Parietal Lobe)” ve “Şakak Lobu (Temporal Lobe)” ile ilişkilidir. Brazis ve ark. (1990)’na göre, “Ardkafa Lobu ” görme ile ilgilidir. Beynin arkasında ve beyinciğin üstünde yer alır. Primer görme alanlarına her iki gözden görme siniri aracılığı ile uyarılar gelir. Bu bölgedeki, ikincil alanlar ise görülen bir cismin tanınması için önemlidir. Yüz tanıma, renk tanıma gibi daha kompleks işlevler bu bölgede yer alır. El göz koordinasyonu, bir cismin tüm parçalarını bütün olarak tanıma yine bu bölgede gerçekleşir. “Şakak Lobu” nun ise primer alanları işitme ile ilgilidir, ikincil alanları ise aynı anda gelen işitsel uyaranların ayırt edilmesinde veya ritm-tını ayırt etmede rol oynar. Bu ikincil alanlarda sol taraf bozulmuşsa konuşma seslerine, sağ taraf bozulmuşsa müzik seslerine duyarsızlık söz konusu olur (Akt.Korkmaz, 2000). Tuğlacı (1964), “epikritik dokunma”yı; mukayese edici, yorumlayıcı ve ayrıntılı hale getirici olarak tanımlarken, “stereognazi”yi ise; cisimlerin şekillerini belirten duyu olarak açıklamaktadır.

 Beynin Üçüncü İşlevsel Alanı

 Üçüncü bölge “Alın Lobu” (frontal lobe) ve özellikle “Ön Alın Lobu” (prefrontal lobe) tarafından kontrol edilmekte ve planlama süreci ile ilişkilendirilmektedir (Naglierİ, 2001). Üçüncü fonksiyonel sistem, bilinçli etkinliğin örgütlenmesini sağlayan sistemdir. Burada program oluşturma, plan yapma, eylemlerin bir plana göre yapılıp yapılmadığını denetleme, doğrulama ve düzenleme işleri yapılmaktadır. İnsan pasif olarak tepki vermez, amaçlar yaratır, planlar kurar, eylemlerini programlar, performansını gözler, davranışını ayarlar. Böylece kişi amacına uygun davranıp davranmadığını denetler ve sonuçlara göre yapması gereken değişiklikleri hesaplar (Korkmaz, 2000).

Shallice (1982)’e göre, hareketin programlanması, kontrol edilmesi ve geçerliliğinin gösterilmesi için özelleşmiş olan bir sistem kavramını kullanan kişi Luria’dır. Bu sistem kavramı özellikle belirli bir bilişsel işlev bozukluğunu açıklamakta kullanılmaktadır. Bu bozukluklar beynin ön kısmındaki hasarlardan dolayı oluşmaktadır. Hecaen ve Albert (1978)’e göre, beynin ön kısımlarının organizmanın aktif durumunu gözettiği, bireyin düşüncelerini kontrol ettiği, karmaşık içerikteki aktiviteleri programladığı ve aktivitenin bütün yönlerini gözlediği Luria tarafından belirlenmiştir. Ayrıca Luria, beynin ön kısmındaki hasarın; dürtü kontrolünü, istemli davranışın düzenlenmesini ve görsel algılamayı bozduğunu gözlemi ş ve stratejilerin benimsenmesini gerektiren hafızaya da olumsu z etki yaptığını belirlemiştir. Her şeyden önemlisi beynin ön kısmının zarar görmesi durumunda plansız v e kontrolsüz bir şekilde ani tepkiler v e bu tepkilerin engellenememesi, yanlış davranışın seçilmesi gibi durumlar oluşmaktadır. Bu bölge beyin sapındaki “reticular formation” ile yakından ilişkilidir ve yoğun bir şekilde inen ve çıkan liflerle desteklenmektedir. Bunlar motor korteks ve ikinci bloğu oluşturan yan kafa bölümleri ile de yakın ilişkiye sahiptirler (Akt:Das, Naglieri ve Kirby, 1994).

CAS TESTİ

CAS, 5-17 yaşları arasındaki bireylerin Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel işlemlerini değerlendirmek için geliştirilmiştir. CAS’in temelini oluşturan PASS Teorisi’nin seçilmesinin pek çok nedeni vardır. Bu nedenlerden en önemlisi; CROCKER ve ALGINA (1986)’nın “psikolojik ölçümler, gözlemlenebilir tepkilere dayansalar bile, bağlı oldukları teorik görüşün ışığı altında yorumlanmazlarsa çok az faydalı ve anlamlı olacaklardır” görüşüdür.

Bilişsel İşlemler ve PASS Teorisi 

PASS teorisi,  zekayı bilişsel işlemler olarak yeniden kavramsallaştıran bir görüş ortaya koymaktadır. Bu teori insanın bilişsel fonksiyonlarını, bilginin zeminini oluşturan işlemler olarak kabul edilen Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl bilişsel işlemlere dayandırmaktadır (Das et. Al., 1994). Bu teoriye göre insanın bilişsel aktiviteleri 4 parçadan oluşmaktadır:

  • Bilişsel kontrolü sağlayan Planlamaişlemleri.
  • İstenilen amaca ulaşmak için işlemlerin kullanımı, kararlılık ve kendini kontrol, belli bir süre içinde odaklanmış seçici bilişsel aktiviteyi sağlayan Dikkatişlemleri.
  • Bilgi üzerinde işlem yapmanın iki formu olan Eşzamanlıve Ardıl Bilişsel işlemler.

Ölçeklerin Düzenlenmesi

CAS üç farklı ölçüm sonucu vermek üzere organize edilmiştir. Tam Ölçek, PASS (Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl) Bilişsel İşlem Ölçekleri ve bu dört ölçeğin her birinde yer alan üçer alt test.

Tam Ölçek

CAS bilişsel fonksiyonların Tam Ölçek Puanı şeklinde adlandırılan genel bir ölçümünü sağlar. Tam Ölçek Puanı, Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl İşlem alt testlerini eşit ağırlıkta birleştirilmesine dayanan standart bir puandır. Tam Ölçek 100 puan ortalama norm değerine ve 15 puan standart sapma değerine sahiptir. Tam Ölçek puanı bireyin bilişsel fonksiyonlarının genel düzeyinin gösterilmesini sağlar.

PASS Bilişsel İşlem Ölçekleri

CAS dört bilişsel işlemi (Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel İşlem) kapsar. Bu dört ölçeğin her biri ölçekte yer alan alt testlerin eşit ağırlıklı bir bütünüdür. Tam Ölçek puanlarında olduğu gibi, her bir PASS ölçeği 100 puanlık ortalama norm değerine ve 15 puanlık standart sapma değerine sahiptir. Bu dört ölçek; bireyin, bilişsel fonksiyonunu temsil eder ve bilişsel işlemlerde özellikle güçlü ve zayıf olduğu alanların belirlenmesinde kullanılır.

Alt Testler 

PASS Ölçek Puanları ile Tam Ölçek Puanlarını elde etmek için kullanılan CAS alt testlerinin iki şekli vardır. Bunlardan biri olan Temel Batarya 8 alt testi içermektedir.  Diğeri ise, 12 alt testten oluşan Standart Bataryadır.

  • Planlama Ölçeği Alt Testleri: Sayıları Eşleştirme, Planlanmış Kodlar ve Planlanmış Bağlantılar
  • Dikkat Ölçeği Alt Testleri: İfadesel Dikkat, Sayı Bulma, Algısal Dikkat
  • Eşzamanlı Bilişsel İşlemler Ölçeği Alt Testleri: Matrisler, Sözel-Uzamsal İlişkiler, Şekil Hafızası
  • Ardıl Bilişsel İşlemler Ölçeği Alt Testleri: Kelime Serileri, Cümle Tekrarı, Konuşma Hızı (5-7 yaşlar için), Cümleye İlişkin Sorular (8-17 yaşlar için)

CAS’ in Uygulama ve Kullanım Alanları

CAS, 5-17 yaş okul çağı çocuklarının bilişsel işlemlerdeki yeterliliğini ve düzeyini belirlemek amacı ile geliştirilmiştir. CAS ayrıca aşağıdaki durumların değerlendirilmesi amacı ile de kullanılmaktadır.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Değerlendirilmesi

CAS, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların bilişsel işlem özelliklerinin değerlendirilmesi için uygun bir araçtır. Dikkat ve Planlama Ölçekleri bu tanı düşünüldüğündü özellikle önemlidir. Dikkat Ölçeği; bireyin, seçici dikkatte, uygun uyarıcıya yönelmede ve uygun olmayan uyarıcılara ise direnmede ne kadar başarılı olduğunun belirlenmesi konusunda uygulayıcılara olanak sağlar. Planlama Ölçeği; çocukların, bilişsel aktiviteleri organize etmede ve kendilerini programlamadaki düzeylerini belirlemede ne kadar başarılı olduklarının belirlenmesinde uygulayıcılara iyi bir değerlendirme aracı sağlar.

  • Öğrenme Güçlüğü Olanların Değerlendirilmesi

CAS, Öğrenme güçlüğünün altında yatan bilişsel işlemlerin değerlendirilmesi için de uygun bir araçtır. Örneğin, okumadaki şifre çözmeyle ilişkili Ardıl Bilişsel İşlem problemlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir. Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel İşlem Puanları okuduğunu anlamayla ilgili olabilir. Aynı şekilde, matematik problemlerinin çözümüyle ilgili Planlama güçlüklerinin belirlenmesinde kullanılabilir.

  • Zihinsel Engelli Olanların Değerlendirilmesi

Bir çocuğun zihinsel engelli olma ihtimalinin belirlenmesinde CAS iki açıdan kullanışlıdır. Birincisi, çocuğun eğitim yoluyla sonradan öğrendiği bilgilere çok az ihtiyaç duyan bir değerlendirme sağlar. Böylece çocuk bilgi eksikliği nedeniyle testlerde başarısız olmayacak ve doğal performansı puanlara tam olarak yansıyacaktır. İkincisi, birçok farklı bilişsel işlemin değerlendirilebilmesine olanak sağladığı için ayırıcı tanıya yardımcı olabilecektir.

  • Travmatik Beyin Hasarı Olanların Değerlendirilmesi 

Dört PASS ölçeğinin her biri, travmatik beyin hasarına karşı hassas olan çok çeşitli bilişsel işlemlerin ölçümüne olanak sağlar. Organizasyon, dürtü kontrolü, dikkat, problem çözme ve planlama özellikle travmatik beyin hasarı olan çocuklarda sorun oluşturmaktadır (Savage ve Wollcott, 1994) ve CAS bu bilişsel fonksiyonları kapsamaktadır.

  • Ciddi Duygusal Bozuklukları Olanların Değerlendirilmesi

CAS, ciddi duygusal bozuklukları olan çocukların değerlendirilmesinde de yardımcı olabilecek bilgiler sağlar. Bu çocukların davranış kontrolü, diğer kişilerle yaşadıkları sosyal problemleri ve dürtüsellikle ilgili olarak yaşadıkları güçlükleri CAS Planlama ölçeğindeki düşük puanlarla ilişkilendirilebilir.

  • Üstün Zekalı Çocukların Değerlendirilmesi

CAS’in dört ölçeği de üstünlüğün değerlendirilmesi için gerekli olan bilişsel işlemlerin değerlendirilmesine olanak sağlar. CAS bilişsel işlemlerin geniş kapsamlı bir şekilde ölçümüne olanak sağlar ve geleneksel zeka testleriyle ölçülemeyen bilişsel alanlarda üstün olan bireyleri belirleyebilir. Ölçülen fonksiyonların daha geniş kapsamlı olması nedeniyle geleneksel testlerle belirlenenlere göre daha çeşitli alanlarda üstün olan çocukları belirleyebilir.

  • Planlama Problemleri Olanların Belirlenmesi

CAS, çocuğun planlama ve organizasyon düzeyini değerlendirmek için sistematik ve yapısal bir yöntem sağlar (Weyandt ve Willis, 1994). Planlama alt testleri çocuğun etkinlikleri organize etmesine, uygun stratejiler kullanmasına, dürtüselliğine, davranışlarını düzenlemesine ve değerlendirilmesine karşı hassastır.

  • Başarının Önceden Kestirilmesi

CAS, çocukların akademik başarılarını önceden kestirmeyi hedeflemektedir. Dört PASS ölçeğinin her biri akademik performansın özel alanlarındaki başarı ve başarısızlıklarla ilişkilidir. Tam Ölçek Standart Puanı, temel başarının önceden belirlenmesinde en iyi göstergedir. Dört PASS ölçeğinin her birine ait standart puanlar da akademik performansın özel alanları ile ilişkilidir.

CAS – WOODCOCK JOHNSON – WISC

CAS, 5-17 yaşları arasındaki bireylerin Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl Bilişsel işlemlerini değerlendirmek için geliştirilmiştir. CAS üç farklı ölçüm sonucu vermek üzere organize edilmiştir. Tam Ölçek, PASS (Planlama, Dikkat, Eşzamanlı ve Ardıl) Bilişsel İşlem Ölçekleri ve bu dört ölçeğin her birinde yer alan üçer alt test. CAS, Standart ve Temel batarya olmak üzere 2 forma sahiptir. Standart batarya 12 alt testin tümünü kapsarken, Temel bataryada alt ölçekler iki- şer alt test ile temsil edilmektedir. Temel bataryada uygulanan tüm alt testler Standart Batarya içinde yer alır.

Weschler Zeka Ölçekleri, bireylerin zihin düzeylerine ilişkin “Genel Zeka Bölümü”, “Sözel Zeka Bölümü” ve “Performans Zeka Bölümü” olmak üzere üç farklı ölçüm sonucu vermektedir. Wechsler Zeka ölçekleri, ölçeklerin isimleri, alt ölçekler, sözel ve performans olmak üzere iki bölümlü oluşları gibi yönlerden birbirlerine benzemektedirler. Wisc-4 zeka testi 6–16 yaş grubuna yönelik uygulanır. Türkiye’deki norm çalışmaları 2016 yılında tamamlanmıştır. Zeka seviyesini(IQ) belirlemede ve aşağıda bahsedilen tüm yetenekleri öğrenmek yaşının altı veya üstünde giden yetenekleri tespit ettikten sonra doğru yönlendirebilmek için uygulanır. Test dört ana bölümden oluşmaktadır: 1.Sözel kavrama (5 ayrı alt testten oluşur), 2.Algısal akıl yürütme (4 ayrı alt testten oluşur), 3.Çalışma belleği (3 ayrı alt testten oluşur), 4. İşlemleme hızı (3 ayrı alt testten oluşur). WÇZÖ-R’la karşılaştırıldığında temel ve ek alt testlerin içeriğinin büyük ölçüde değiştiği, WÇZÖ-R’da 12 olan alt test sayısının 15’e yükseltildiği; testin görgül olarak desteklenen kuramsal bir zemine yaklaştırıldığı ve materyalin daha az zaman alan kullanıcı dostu bir yapıya sokulduğu görülmektedir.

WJ-R, zihinsel yetenekleri, öğrenme yeteneğini ve başarıyı ölçmek için ayrı ayrı uygulanabilen alt testlerden oluşan test 2-95 yaş arasındaki kişilere uygulanabilmektedir. Test bataryasındaki alt testlerden Analiz-Sentez testi, 1999’da Aydın tarafından Türk çocuklarına uyarlanmıştır. 35 maddeden oluşan bu alt test, tümevarım, tümdengelim, karşılaştırma, ilişki kurma ve ilişkilerden sonuç çıkarma ve ipuçlarını kavrama becerilerini ölçmektedir (Woodcock, 1990; Aydın, 1999: 70, 77).

PASS / CATTELL-HORN-CAROL TEORİSİ

PASS Teorisi; “Planlama” (Planning), “Dikkat” (Attention), “Eşzamanlı” (Simultaneous) ve “Ardıl” (Successive) bilişsel işlemlerden oluşmaktadır. PASS Teorisi, DAS, NAGLIERI ve KIRBY (1994) tarafından günümüz teorik ve uygulamalı psikoloji alanlarının özetlenmesi ile oluşturulmuştur. DAS ve arkadaşları, (1966, 1970, 1973, 1976, 1980, 1982) PASS Teorisi ile bilişsel görüşlere dayalı olarak zekayı yeniden yorumlamakta ve bunu yaparken de Luria’nın görüşleriyle bağlantı kurmaktadırlar (Das, Kirby ve Jarman, 1979). Luria, Amerikan, İngiliz ve Kanada psikoloji dergilerinde en çok kaynak gösterilen bilim adamıdır (Solso ve Hoffman, 1991, p. 251). Das ve arkadaşları, PASS bilişsel işlemlerinin insanın bilişsel fonksiyonlarının temel yapıları olduğunu ileri sürmüşlerdir.

McGrew, Cattell-Horn’un Gf-Gc modeli ve Carroll’un üç katmanlı zekâ modelini bütünleştirerek Cattell-Horn-Carroll Bilişsel Beceriler Modelini oluşturmuştur. 10 CHC Modeli, Flanagan tarafından gözden geçirilerek genişletilmiştir. 2 CHC Modelinde önerilen hiyerarşik yapılanma Carroll’un üç katmanlı zekâ modeline oldukça benzemektedir. Hiyerarşinin en üstünde genel “g” faktörü bulunmaktadır. En alt katmanda görgül olarak belirlenmiş 70’in üzerinde sınırlı bilişsel beceriye yer verilmiştir. Orta katmanda ise başta Cattell-Horn’un Gf-Gc becerileri olmak üzere 10 geniş beceri alanı yer almaktadır:

  • Kristalize Zekâ (Gc),
  • Akıcı Zekâ (Gf),
  • Niteliksel Akıl Yürütme (Gq),
  • Okuma ve Yazma Becerisi (Grw),
  • Kısa Süreli Bellek (Gsm),
  • Uzun Süreli Depolama ve Geri Çağırma (Glr),
  • Görsel İşlemleme (Gv),
  • İşitsel İşlemleme (Ga),
  • İşlem Hızı (Gs),
  • Karar /Tepki Süresi / Hız (Gt)

 CHC Kuramı ilk öne sürüldüğünden günümüze kadar çok sayıda yenileme geçirmiştir. Geniş Beceri Kümeleri görece değişmezliğini korurken dar yetilerin sayısı ve tanımları görgül çalışmalarla zenginleşmeye devam etmektedir.

KAYNAKÇA

Ergin, T. (2004). Çocukların Bilişsel İşlemlerini Değerlendirmede Yeni Bir Yaklaşım: PASS Teorisi Ve Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS). Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi. (2), 223-245.

Dikmeer, A. İ. (2016). Zihinsel İşlevlerin Değerlendirmesinde Wechsler Çocuklar için Zekâ Ölçeği-IV (WÇZÖ-IV) ve Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS)’nin Kullanılması. Turkiye Klinikleri J Psychol-Special Topics. 1(1).

Uluç, S. (2016). İnsan Zekâsının Cattell-Horn-Carroll Kuramı. Turkiye Klinikleri J Psychol-Special Topics. 1(1).

İnan, M., Aydı, O. ve Bilgin, H. (2017). 6-9 Yaş Çocuklarının Hareket Gelişimleri İle Akıl Yürütme Yeteneği Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Beden Eğitimi ve Spor Araştırmaları Dergisi. 9(1).

Uluç, S., Öktem, F. ve Erden, G. (2011). Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği-IV: Klinik Bağlamda Zekanın Değerlendirilmesinde Türkiye için Yeni Bir Dönem. Türk Psikoloji Yazıları. 14 (28), 49-57

]]>
http://epa.org.tr/cas/feed/ 0
EMDR Nedir ? http://epa.org.tr/emdr/ http://epa.org.tr/emdr/#respond Fri, 05 Jul 2019 21:57:54 +0000 http://epa.org.tr/?p=2987 EMDR Nedir ?

EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bugüne kadar her yaştan yaklaşık 2 milyon kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla tedavi edilmesini sağlamıştır.

EMDR Nasıl Geliştirildi ?

EMDR’nin gelişimi 1987 senesinde, Dr. Francine Shapiro’nun göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen keşfetmesiyle başladı. Dr. Shapiro bu etkiyi travmaya maruz kalmış kişiler üzerinde bilimsel olarak inceledi ve tedavide sağlanan başarıyı gösteren çalışmasını yayınladı (Journal of Traumatic Stress, 1989).

O tarihten itibaren EMDR, tüm dünyadan terapistlerin ve araştırmacıların katkılarıyla hızla gelişti. Günümüzde EMDR, birçok farklı terapi ekollerinden ögeleri içeren, farklı tanı almış durumlara özel standartlaştırılmış protokolleri bulunan, bütüncül bir terapi yöntemidir.

EMDR Nasıl İşliyor ?

EMDR teorisinin altyapısını oluşturan Adaptif Bilgi İşleme Modeline göre beyin, fizyolojik temelli bir sistemle, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Edindiğimiz bilgiler gelecekte tepkilerimizi uygun bir şekilde yönlendirmek üzere depolanmış olur.

Bu sistem normal çalıştığında ruh sağlığını ve insan gelişimini öğrenme yoluyla desteklediği için adaptif, uyumlu bir mekanizma olarak kabul edilir.

Travmatik veya çok fazla rahatsız eden olaylar yaşandığında bu sistem bozuluyor gibi gözükmektedir. Yeni bilgi işlenip mevcut anı ağına entegre olmaz. Deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarındaki işlevsel bilgilerle bağlantı kurulamaz ve akıl sağlığına uygun sonuçlar çıkarılamaz. Sonuç olarak öğrenme gerçekleşmez. Duygular, düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır. Bu nedenle bugün yaşanan bazı durumlar bu izole kalmış anıları tetiklerse, kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir.

EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomları, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir.

Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı; günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler.

EMDR, bu tür izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.

EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.

EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?

EMDR terapisinde 8 aşamalı, üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanır. Hedef, geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü semptomların tedavisi, danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında, kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği davranışları gösterebilmesidir.

EMDR Protokolü

Danışan Geçmişi: Semptomlar ve sorunların kaynağı olan anılar ve gelecekle ilgili hedefler belirlenir ve tedavi planı oluşturulur.

Hazırlık: Danışan EMDR hakkında bilgilendirilir, işlemlemeye hazır hale getirilir.

Değerlendirme: Terapist, danışanın hedef anıyı temsil eden resmi, bu resimle ilgili bugünkü negatif inancını ve duygularını, bedenindeki hislerini ve yerini ve arzuladığı pozitif inancını belirlemesine yardımcı olur.

Duyarsızlaştırma: Bu aşamaya danışanın anıyı temsil etmek üzere seçtiği resme odaklanması, negatif inancını düşünmesi, negatif duygularını yaşaması ve tüm bunların bedeninde yarattığı değişimi hissetmesi ile başlanır. Ardından danışan zihnini serbest bırakır. İçeriğini veya nereye doğru gittiğini kontrol etmeden zihninden geçen herşeyin farkına varır.

Danışan işlemleme sırasında terapistin iki yöne hareket ettirdiği parmağını gözleriyle takip eder. Danışanının zihninden geçenlere ve göz hareketlerine aynı anda dikkatini vermesinin, beynin sağ ve sol yarımküresini ilişkiye geçirdiği düşünülmektedir.

Beyin, yaşantılardan gelen bilgiyi REM uykusu (Hızlı Göz Hareketli Uyku) sırasında işler. EMDR’de uygulanan çift yönlü göz hareketlerinin benzer bir fizyolojik etkiyi, uyanıkken sağlayabildiği öngörülmektedir. Aynı zamanda, çift yönlü işitsel uyarım, çift yönlü dokunma gibi farklı uyarımlardan da yararlanılmaktadır.

Terapist her setten sonra, danışana zihninden geçenleri sorar, işlemlemeyi kontrol eder ve tüm süreçte danışana rehberlik eder. Anı ve danışanın kendisi ile ilgili pozitif düşünce ve inançları (örn: Elimden gelen herşeyi yaptım) arasında bağlantı kuruluncaya ve anı daha az rahatsızlık verir hale gelinceye kadar işleme sürdürülür.

Yerleştirme: Danışanın pozitif inancını pekiştirmek amacıyla setler uygulanır.

Beden Tarama: Danışanın bedenini taraması ve rahatsızlık veren bir duyum varsa işlenmesi sağlanır.

Kapanış: Terapist danışana geribildirimde bulunur, gerektiğinde rahatlatacak bazı teknikleri uygular, seanstan sonra neler olabileceğini anlatır. Psikolojik tepkileri hakkında kısa notlar almasını ister.

Yeniden Değerlendirme: Bir önceki seansın değerlendirilmesi yapılır. Terapist önceki seansta ulaşılmış pozitif sonuçların yerleşip yerleşmediğini kontrol eder. Ayrıca danışandan gelen yeni verileri değerlendirir. Bu değerlendirmeler sonucunda işlemleme süreci devam eder veya diğer anılarla çalışılmaya başlanır.

İşlenmemiş, geçmiş ve yakın zaman anı veya anıların işlenmesi tamamlandığında bugünkü rahatsızlık veren semptomlar da büyük ölçüde kaybolur. Yine de her bir semptom tekrar taranır ve gerekirse işlenir. Böylece protokolün Geçmiş ve Bugün aşamaları tamamlanır ve Gelecek aşamasına gelinir.

Terapist danışandan daha önce belirlenmiş, işlevsel olmayan tepkileri harekete geçiren her bir güncel tetikleyici durum için arzu ettiği davranışları belirtmesini ister. Terapist ve danışan beraber arzu edilen davranışların sergilendiği senaryolar hazırlar. Danışan bu senaryoları adım adım hayalinde yaşar ve rahatsızlık veren noktalarla karşılaşılırsa işlenir. Gerekirse danışana yeni bilgi ve beceriler kazandırılır. Böylece danışanlar daha önce sorun yaşadıkları durumlarla başetmeye hazır hale gelirler.

EMDR Ne Kadar Sürer?

EMDR terapi literatüründe ‘kısa süreli terapiler’ grubunda yer alır. EMDR tedavisinin ne kadar süreceği sorunun tipi, danışanın bugünkü yaşam koşulları, önceki travmaların sayısı ve etkisi ile bağlantılıdır. Her kişinin bilgileri kendi değerleri ve deneyimleri doğrultusunda kendine has bir biçimde işlemesi de süreyi etkiler.

EMDR’nin Etkinliği Kanıtlandı mı?

Sayıları 20’ye yakın kontrollü araştırma sonucunda EMDR’nin danışanların çoğunluğunun travma sonrası stres semptomlarını etkili bir biçimde azalttığı veya yok ettiği, genellikle psikolojik sorunları ile bağlantılı olan semptomlarda da (endişe gibi) azalma sağladığı görülmüştür. EMDR birçok uluslararası sağlık ve devlet kurumu tarafından da etkili bulunmaktadır.

Bunlardan Bazıları:

* Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO, World Health Organization)
* Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association)
* Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği (International Society for Traumatic Stress Studies)
* Amerika Savaş Gazileri Bakanlığı (U.S. Department of Veterans Affairs)
* Amerika Savunma Bakanlığı (U. S. Department of Defense)
* Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı (United Kingdom Department of Health)
* Ulusal İsrail Akıl Sağlığı Kurulu (Israeli National Council for Mental Health)

Daha fazla bilgi aşağıdaki web sitelerinde bulunabilir:

EMDR International Association: www.emdria.org
EMDR Europe: www.emdr-europe.org
EMDR Institute: www.emdr.com
EMDR Türkiye: www.emdr-tr.org

KAYNAKLAR:

* Shapiro, F., Eye Movement Desensitization and Reprocessing: Basic Principles, Protocols and Procedures, 2nd Edition, Guilford Press, Newyork, 2001.
* Shapiro, F. , EMDR Terapisi Teknikleri ile Acı Anıları Silmek, Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul, 2012.
* Royle, L. , Kerr, C. , Integrating EMDR into your Practice, Springer Publishing Company, Newyork, 2010.
* Parnell, L. , EMDR in the Treatment of Adults Abused as Children, W.W. Norton & Company, Newyork, 1999.
* Kavakçı, Ö. , Ruhsal Travma Tedavisi için EMDR, HYB Basım Yayın, Ankara, 2012.
* EMDR Treatment and Training Manual / Level 1, EMDR Institute.Inc,2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin,DBE).
* EMDR Treatment and Training Manual / Level 2, EMDR Institute.Inc, 2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin, DBE).
* Facilitator Guidelines, Policies and Training Handbook, EMDR Institute.Inc, 2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin, DBE).
* EMDR as an Integrative Psychotherapy Approach, Edited by Shapiro F., American Psychological Association, Washington, DC, 2002.
* Grand, D., Işık Hızında Duygusal İyileşme – EMDR, Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul, 2005.
* Professional Brosure; EMDRIA (EMDR International Association) Press, 2005.
* Ören, E., Solomon, R. , EMDR Therapy: An overview of ist Development and Mechanisms of Action, Ç: Önder Kavakçı, EMDR Türkiye E-Bülteni, Sayı 2, Ocak 2013.

* EMDR Derneği

]]>
http://epa.org.tr/emdr/feed/ 0
Çocuk ve Ergenlerde EMDR http://epa.org.tr/emdr-cocuk/ http://epa.org.tr/emdr-cocuk/#respond Fri, 05 Jul 2019 21:56:50 +0000 http://epa.org.tr/?p=2985 Çocuk ve Ergenlerde EMDR
EMDR diğer birçok terapi modeline görece yeni bir yöntemdir. Çocuk ve ergen terapilerinde çeşitli versiyonları ile kullanımı ise çok daha yenidir. Bu kadar yeni bir teknik olmasına rağmen, yapılan araştırmaların sonuçlarına bakıldığında oldukça olumlu değişimler sağladığı gözlemlenmektedir. EMDR, çocuk ve ergenler ile çalışan terapistler için yeni bir kapı açmıştır. Bu tekniğin çeşitli versiyonlarını geliştirerek uygulamalarına fırsat yaratmış, dolayısıyla terapide kullanılan araçların zenginliği açısından olumlu katkı sağlamıştır.

EMDR’ın kullanıldığı çocuk ve ergen terapilerinde aslında gerekli olan destek ve materyaller diğer terapi modelleri ile benzerlik göstermektedir. Her terapi modelinde olduğu gibi EMDR’da da ailenin işbirliğine ve tedaviye destek vermelerine oldukça fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, tedaviye kendi arzusu ile başvurmamış olan çocuğa veya ergene motivasyon sağlamayabilmek tüm terapilerde olduğu gibi EMDR’da da önemlidir. Terapi ile ilgili çok fazla bilgisi, ilgisi, sözel becerisi ve gerekli dikkati olmayan çocuk veya ergeni motive etmek terapi kazanımlarının kalitesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Çocuk ve ergenlerle EMDR uygulaması yapılırken standart protokol üzerinde çeşitli değişimler yapılabilir. Terapist ile çocuk veya ergen terapi hedefini belirlerken olayın sebebi üzerinde daha fazla duralabilir, bu çocuğun veya ergenin terapiye olan motivasyonunu arttırma açısından önemli bir faktördür. Ayrıca, terapi hedefinin basamaklar şeklinde küçük küçük hedeflere bölünmesi daha çok motivasyon sağlamaktadır. Çocuk ve ergenlerle çalışırken daha açık ve net olmak, hayal gücünü kullanma oldaklı çalışmak, kognisyonlar, duygular ya da vücuttaki hisler üzerinde çok fazla odaklanmamak, sözel artikülasyona takılmamak tercih edilir. Protokolün bazı basamakları çocuk veya ergenin ihtiyaçlarına göre uzatılabilir ya da kısaltılabilir, hatta bazen tümüyle çıkartılabilir. Çoğunlukla, çocuk ve ergenlerin EMDR süreci yetişkinlerinkine oranla biraz daha hızlı olmaktadır.

Çocuklardaki Fobik Tepkiler ve EMDR
Özgül fobi, net olarak görülebilen belirli nesne veya mekanlardan, belirgin (göze çarpan şekilde) ve sürekli olarak korkmadır. Fobilerin genellikle tüm nüfusta görülmediği, bazı insanlara özgü olduğu kabul edilir. Bu çalışmada EMDR, yaşları 6 ile 17 arasında değişen, spesifik fobinin kaynağıyla doğrudan ve hoş olmayan bir tecrübesi olan toplam 15 çocuğa uygulanmıştır. 1-4 arasında seans yapılmıştır. Çalışmaların sonucu çocukların korkularının kaynağını ifade edebildiklerini, “kötü resim” ile ilgili düşünebildiklerini, duygu ve vücut hislerini tanımlayabildiklerini göstermektedir. Tüm çocuklar EMDR prosedürünü sonuna kadar tamamlayabilmiştir. Çalışmanın sonuçları ve daha sonra yapılan takip çalışmaları, çocukların korkularının üstesinden gelebildiklerini ve bu korkularla baş edebilmek için yeni beceriler öğrendiklerini göstermiştir.

Çocuklarda Dolaylı Korkular ve EMDR
EMDR, travmatik olaylar sonrasında çocuklarla çalışırken sıklıkla kullanılan bir metot olmasına rağmen, fobik çocuklarla çalışırken oldukça az kullanılmaktadır. Bu çalışma 7 ile 13 yaşları arasında, dolaylı korkuları olan 23 çocuk ile yürütülmüştür. Çocukların yaşadığı korkular arasında hırsız, evin karanlık yerlerine yalnız başına gitme, köpek tarafından ısırılma korkuları yer almaktadır. Çalışmaya katılan çocukların bir kısmının tedavisi sırasında yalnız EMDR kullanılırken, bazılarında EMDR’a ek olarak sanat terapisi ve kognitif davranışçı terapi de terapi sürecine dahil edilmiştir. Bu çalışma, EMDR’in çocukların gerçek yaşantılara dayanmaya korkuları ile çalışılırken de kullanılabileceğini göstermektedir. Bütün çocuklar, korkularını sembolize eden resimleri ile güvenli yerlerini adlandırabilmiş, birçoğu korkuları ile ilgili olan olumsuz bilişlerini bulabilmiş, duygularını ve bedensel duyumlarını tanımlayabilmişlerdir. Yaşları daha küçük olan çocuklar SUDS puanlarını resim ölçeğinden yararlanarak belirlemişlerdir. Bütün çocuklar, korkuları ile ilgili olası durumları gözlerinde canlandırabilmiş ve bu olaylara bağlı olan duygu ve bedensel duyumları hissedebilmişlerdir. Yine bütün çocuklar, terapi sürecinde kendilerine korkuları ile başa çıkmada yardımcı olacak kendilerine özgü bir sonuca ulaşabilmişlerdir. Çalışmadan sonra yapılan takipte terapiden kazanımların korunduğu görülmüştür.

* EMDR Derneği

]]>
http://epa.org.tr/emdr-cocuk/feed/ 0
EMDR’ ın Kullanım Alanları http://epa.org.tr/emdr-in-kullanim-alanlari/ http://epa.org.tr/emdr-in-kullanim-alanlari/#respond Fri, 05 Jul 2019 21:55:37 +0000 http://epa.org.tr/?p=2983 EMDR’ın Kullanım Alanları
EMDR’ye göre psikolojik ve/veya psikosomatik rahatsızlıkların çoğunluğunun işlenmemiş anılara bağlı olması, klinik uygulama alanını giderek genişletmiş, bir çok sorunun verimli ve hızlı bir şekilde tedavisinin sağlandığı görülmüştür.

• Kişilik Bozuklukları
• Panik Bozukluğu
• Kaygı Bozuklukları
• Depresyon
• Komplike Yas
• Disosiyasyon
• Rahatsız Edici Anılar
• Fobiler
• Ağrı Rahatsızlıkları
• Yeme Bozuklukları
• Performans Kaygısı
• Stres Kontrolü
• Bağımlılıklar
• Cinsel ve/veya Fiziksel Taciz
• Beden Algısı Bozuklukları
• Cinsel İşlev Bozuklukları
• Davranım Bozuklukları ve Özgüven Sorunları
• Migren ve Fantom Ağrı
• Kompleks Travma

* EMDR Derneği

]]>
http://epa.org.tr/emdr-in-kullanim-alanlari/feed/ 0